Sunday, January 03, 2010

ben 2009'u çok sevdim...

Yılın son günleri düşündüm yine... Son birkaç yıldır pek yapmamıştım ya bu sene yeniden geçmiş yılın bilançosunu çıkarmak istedim. Düşündüm ve gördüm, hastalıklara ve kayıplara rağmen dolu dolu geçmiş 2009… Hem bir sürü seyahat hem hayatimizi değiştiren kararlar, planlar… Buyurun birlikte gözden geçirelim.

OCAK 2009: Yılbaşında ilk defa Londra’dayız, Xavier’in yakın arkadaşlarını ağırlamışım, çok eğlenip gülmüşüz…

SUBAT 2009: İstanbul’a birkaç günlüğüne gelmiş ve düğünümüz için Vilayetler Evi’ni tutup nihayet tarih belirlemişiz… Süper heyecanlı bir duyguydu, çok iyi hatırlıyorum!!

MART 2009: 2 haftalık Hindistan ve Tayland tatili. Hindistan’daki safarilerde filin üstüne çıkarak çok yakından gördüğümüz kaplanları ve Tayland’daki dalışlarda hayranlıkla seyrettiğim sualtını asla unutmayacağım! Xavier’le üçüncü yılımızı kutladığımız sahili de… :)










NISAN 2009: Charles ve Pascale’in düğünü için Brüksel’deyiz. Hayatımda en çok eğlendiğim düğünlerden biri!!!


MAYIS 2009: Önce kuzen Şebnem’in düğünü, sadece hafta sonu için İstanbul’dayız. Benim için de bulunmaz fırsat, çıkıp birkaç mağaza geziyor, gelinliğimi buluyor ve alıyorum. Gelinlik için 6 ay harcayanları hiç anlayamıyorum…


Sonra da sevgili dostlarımız Camille ve
Bruno’nun Saint Raphael’deki (Nice yakınları, Fransa) düğünü. Adrien, James,
Yogesh ve Beejal ile birlikte harika bir yol
macerası yaşıyoruz…

HAZIRAN 2009: İstanbul’daki düğünümüz nihayet gerçekleşiyor. Bir düğüne ya da gelinlik giymeye dair hiç hayalleri olmayan ben inanılmaz bir şekilde kendimi prenses gibi hissediyorum!! Londra’dan, Fransa’dan, Brüksel’den, New York’tan misafirlerimiz var. Xavier’in ailesi, arkadaşları ve Neclam… 3 buçuk yıl sonra ilk defa gördüğüm Necla hamile, benimle düğünümde, hep yanımda...
Ayrıca düğün sonrası 10 kişi balayına gidiyoruz :) Ablam, Necla ve yabancı arkadaşlarımızla Marmaris’te harika bir tatil…

Bu arada Xavier’in İstanbul’daki ilk iş görüşmesi gerçekleşiyor.

TEMMUZ 2009: Geçen sene Fransa’da kıyılan nikahımızın üstünden 1 yıl geçti bile! Xavier ilk yıldönümümüz için sürpriz yapıyor ve hafta sonu için beni çok merak ettiğim Barselona’ya oturuyor.

Kafamız karışık biraz ama Xavier’in iş durumunu değerlendirip nihayet karar veriyoruz: İstanbul’a simdi yerleşmek iyi bir fırsat olabilir.

AGUSTOS 2009: Xavier’in doğum günüm için hediye olarak taa Nisan ayında aldığı biletlerle Lizbon’a gidiyoruz. 4 gün geçirdiğimiz bu güzel şehri, vişne likörünü, tramvayı ve insanları çok seviyoruz…

İstanbul’a taşınmamızın ilk kısmını gerçekleştiriyor, eşyalarımızın yarısını getiriyoruz.

EYLUL 2009: Ablam ve Emoş Ramazan bayramı tatilinde Londra’ya geliyor. Bol bol geziyoruz, günübirlik Oxford’a gidiyor hatta Harry Potter’in çekildiği bir mekanı ziyaret ediyoruz, fotoğraf çekiyoruz, benim arkadaşlarımla buluşup restoranlara gidiyor, harika yemekler yiyoruz. Ablamların varlığıyla benim için de çok güzel bir veda turu oluyor Londra’da…

Ardından Björn’ün düğünü için Brüksel’deyiz.

EKIM 2009: İstanbul’a taşınıyoruz! Londra’yı toparlamak, arkadaşlarla geçen son gece, evimiz, onca anımız… Yine de umutlu bir geliş bu! Ben ne kadar ‘çaktırmasam’ da içten içe tedirginim, iş bulamamaktan çok korkuyorum ama mucize bir şekilde geldikten sonraki ikinci haftamda ise başlıyorum. Yeniden yazıyorum. Mutluyum. Sürekli şükrediyorum.

Ve Çiğdem’in düğünü…

KASIM 2009: Hem yeğenim Kerem hem de Neclam’ın bebeği Ömer Deniz dünyaya geliyorlar. Nasıl bir umut, nasıl bir sevinç… Yaşama anlam veren şeyleri yeniden keşfetmeye başlıyorum, günlerce havalara uçuyorum ve bir o kadar da içim burkuluyor Ömer Deniz’e olan uzaklığımı düşündükçe… Kerem ise hayatıma çok başka bir şey getiriyor, şimdiden…

ARALIK 2009: İlk haftadan itibaren Noel telaşı başlıyor, alışveriş, koşturmaca… Fransa’ya, MasalEv’e gidip bütün aile harika bir Noel geçiriyoruz. Dünyanın en güzel foie gras’ini ve tiramisusunu yiyorum- kayınvalidem harika bir insan!! Şaraplar içiyor, şömine başında saatler geçiriyor, Noel süsleriyle dolu evi hayran hayran izliyorum. Benim için Aralık ayının artık bu olduğunu anlıyorum…