Thursday, January 25, 2007

Sanirim 2006'nin en iyi filmi...


3 aydir bekledigim Babel, nihayet vizyonda. Inarritu uclemesinin en begendigim filmi oldu bu. (Amores Peros - 21 Grams - Babel)

Carpici, belki tokat gibi. Bu yuzden eglence arayanlara tavsiye etmiyorum. Gercekler var bu filmde. Bogazimda dugum dugum kalan duygular. Dun gece filmden ciktigimdan beri, uyudum, uyandim, hala etkisindeyim. Biliyorum ki birkac gun daha surecek bu, sinemayi iste bu yuzden seviyorum. Siradan hayatlarimizi oyalayacak bir sure. Ama dusunduklerim var filmle birlikte, bunlar cok degerli.

Xavier de benimle ayni seyleri hissetmis ve ikimiz de Amerika seyahati hakkinda dusunmusuz filmi izlerken. Ama cok sevdigim dostlar var bu seyhatte, onlar icin hala istiyorum!! Amerika'da yasamak istmezdim sanirim...

Monday, January 22, 2007

Utaniyorum.

LUTFEN KONUSUN...

Cuma aksami evden cikmak uzereyken Jessica sordu bana Istanbul'da oldurulen bir gazeteci... Hecelemesiyle anladim bunun bir Ermeni ismi oldugunu. Hemen interneti karistirdim ve ogrendim Hrant Dink cinayetini. Bugunlerde tuhaf bir hassasligim var zaten, o ayri, ama butun cuma aksami kendime gelemedim. Agladim, Xavier'e anlattim, uzuldu ama neden bu kadar etkilendigimi anlayamadi. Dunyanin sorguladigi Turkler, Ermeniler, onlara gore bizim soykirimi inatla kabul etmememiz, Istanbul'da gupegunduz bir cinayet... Aklim almiyor, nasil bir dunyada yasiyoruz ve nereye gidiyoruz...

www.milliyet.com.tr/2007/01/22/yazar/dundar.html Bugunku Can Dundar yazisini okumanizi tavsiye ediyorum. Gercekten bir 6-7 Eylul lekesi daha mi suruluyor alnimiza, neler oluyor...

Anlatmaya calisiyorum burdakilere, bu Ermeni yazarin son yazisini okudum internette, Turkiye'deki Ermeniler Amerika ya da Fransa'dakiler gibi degiller, mutlular Turkiye'de yasamaktan... Dink, uluslararasi hukukta yasadigimizin sorunlarin aksine barisci tutumuyla one cikmali, takdir gormeliydi. Ve biz simdi onlari korkutup zorluyor muyuz gitmeye?.. Iste bu yuzden utaniyorum. Aklim ve fikrim o gerici beyinlerden cok uzak elbette ama yine de sorumluluk hissediyorum.

Istanbul'daki dostlar, fiziksel yakinliginizdan oturu, lutfen yapabileceginiz her hangi bir sey varsa, bir sekilde rahatsizliginizi dile getirin. Protesto edin, bu olayin acisini tasidiginizi iceren mailler forwardlayin birbirinize. Biktim ben 7 kisiye gonderince gerceklesecek mucizelerden, meleklerden, Cin tilsimlarindan. Konusun. Evde, is yerinde, arkadaslarla... Lutfen bu konu hakkinda konusun.

Bazen sikici oldugumu biliyorum ama ben boyleyim... Yine de iyi bir hafta diliyorum herkese.

Wednesday, January 17, 2007

Yollara cikmak bile kolay degil...


Besmele cekerek zarfin yapiskanli yuzeyini yaladim bugun. Lutfen Allahim...

Turksen, muslumansan oyle kolay degil istedigin yere gitmek. Avrupa'da da Yeni Dunya'da da bu boyle. Oyle AB vatandaslari gibi elini kolunu sallaya sallaya, sinir kapilarinda sadece pasaportunu gostererek gecemezsin. Oncesinde bir suru belge, bir suru stres, masraflar, ekstralar... Yedi sulalesini sorarlar adama ve formlardaki butun kutucuklari doldurup evet amcam katildi, teyzem uyusturucu ticaretinden 10 yila mahkum edildi ve 3. yilinda firar etti, erkek kuzenim tecavuzden araniyor, ablam devleti dolandirdi.... diyesin gelir. Yine de hep bir uzaklari gorme arzusu vardir, ona kiyamazsin.

Bugun Kanada vize basvurumu gerceklestirmis bulunuyorum. Gecen cuma gunu hazirdi her sey guya, aksilikler ve ekstra sorunlarla gecikmeli olarak hallettim nihayet. Umarim yolunda gider de Montreal'de Fancois'i ziyaret edebiliriz. Tabii ki sonraki adim USA konsoloslugu. Bekle beni Necla!..

Yol arkadasim, ki sevgilim olur kendisi-son 10 aydir da en yakin arkadasim diyebilirim, Xavier beyin vize gibi bir deri yok. Sadece pasaportunu ustunde tasimasi yeterli!! Peki nerede ilahi adalet, Tanrim?! Neyse ki ben butun bu sureci, stresi bol bol paylastim onunla :) Bana cok yardimci oldu. Bari kesinlesse de su seyahat o da rahatlasa...

Gelismeleri paylasmaya devam edecegim...



Benim bu hafta sonu biraz dagitmaya ihtiyacim var-bu vize durumu degil, farkli bir sebepten oturu elbette. Yaprakli postu gorenler anlayacaktir ne demek istedigimi... Bol bol dans etmeliyim. Biliyorum henuz carsamba ama herkese harika bir hafta sonu diliyorum simdiden!!


Sunday, January 14, 2007

Bir ruzgar esiverir...


Kelebek konacak bir yaprak arar... Ruzgar savurdukca savurur.

Bir haftalik omurde, elbet butun yollar uzundur.

Wednesday, January 03, 2007

Hos bulduk!



Yeniden yagmurlu, soguk, gercek bir Londra kisindayim, kahvem hazir, yilbasi ve bayram kutlama maillerini cevapladim. Iste burdayim!

Stevenage isimli kasabada, yogun ve cok guzel bir Christmas'in ardindan Bruksel... Yeni bir sehir, bir baskent daha, tursitcilik oyunu :), harika bir yeni yil partisi... Anlatacak cok sey var, henuz fotograflar elime gecmedi. Onlari yukleyip guzel bir sehir turu yapmak lazim okuyuculara.

He yedigin ictigin senin olsun, gezip gordugunu anlat derseniz isimiz zor... Zira Bruksel demek, cikolata, bira ve chips demek :) Ve benim icin sevgilimin sehri, onun arkadaslari ve mutlu hayati demekti. Mutlulugun oldugu her an, huzun de kol gezdi yanimda. Ama bunlari bir kenara birakmak lazim...

(Bir de Xavier'in sebek modu vardi yilbasi partisinde, ki fotograflarda goreceksiniz :) Kendimi sansli hissettim, dans eden tek erkek oydu, bense cok eglendim...)

Aslinda simarigim da azicik. Bayram ve yeni yil mesajlari gordum donunce, blogumda, mail adreslerimde. Unutulmama hissi, uzaktakiler icin efervesan tablet gibi!

Umarim herkes harika vakit gecirmistir bu 2 hafta boyunca.

Dun gece yazdigim tek cumlelik mesaja takilmasin kimse. Hatirlamak icin yazdim; alaboralardan sonra kavustugumuz dinginliklerin degerini anladim bir kez daha. Sahip oldugum gucu hatirlamak icin bunlara ihtiyacim yok oysa...

Cok enerjik, bol kahkahali, deli deli gunler diliyorum size :)

Ben zaten coktandir...

Artik kisa cumleler kuruyorum...