Sunday, January 27, 2013

Yeni hayat, merhaba...


Artik gundelik hayatta hicbir sey eskisi gibi olmayacak, diyorlar...

Harika bir donem, tadini cikart, diyorlar...

Ilk baslarda her seyden nefret ettim, diyorlar...

3. ve 6. aylar arasi balayi gibi, diyorlar...

Sanirim en dogru soylemse su 'Cok kisisel bir deneyim, herkes farkli yasayabiliyor hamileligi.'

Karnimda buyumekte olan Junior simdi 16 cm boyunda, 4 aylik olu bile. Bense daha onu hissedememekten kaynaklanan bir idrak edememe durumundayim.

Sanirim bebeklerin yaklasik ilk 5 ayda cok bir numarasi olmadigini dusunursek (interaktivite cok sinirli, iletisim daha cok onun ihtiyaclarini tatmin etmek uzerine kurulu) hamilelik de boyle basliyor...

Muhtemelen biz daha once iki hayalkirikligi yasadigimiz icin ve bu 3. hamilelikte ilk defa saglikli bir surec izledigimiz icin biraz daha farkli yasiyoruz bu donemi. Maalesef hala hayatimin en mutlu gunu, 15 ay onceki ilk hamileligimi ogrendigim gun. Otesi yok! Bir de bu seferkinde de baslarda yasadigimiz tedirginlik var. Risk faktoru yani... Kimseye soyleyememe, bunu 12 hafta boyunca sir olarak saklama, nihayet 12 hafta dolunca o rahatlama... Umut... Ama iste haftalarca bekledikten sonra oyle havalara uculmuyor. Kutlama yapamiyorsunuz bu asamada, beklemeye de alismisken hep bir sonraki haftayi, belirtileri, doktor randevularini takip eder oluyorsunuz. Bir yandan da dagina gore kar meselesi... Belki de ilk haftalarda yeterince endiseli oldugumuz icin kadinlarin korkulu ruyasi olan hicbir zorluk benim basima gelmedi. Tamam yorgunluk kismi oldu, ogleden sonra ofiste uykuyla cebellesmeler, aksam 9'da kanepede sizmalar... Ama bunlar yine de cok zorlayici degildi. He bir de tazi burnum zorladi beni. Ofiste yan masada birinin ictigi meyve cayinin kokusu mesela ya da otobus insanlarinin sabah nefesi, teri, ustu basi... Yine de bunlar cok buyuk zorluklar degil. Ne diyordum, dagina gore kar... O kadar endisenin icinde bulantim, kusmam falan olsaydi cildirabilirdim. Olmadi. 

Simdilik, bu kisa surecte yasadigim deneyimlerden yola cikarak altini cizmek istedigim birkac sey var:

Hamile yogasi.
Kadinlar egzersiz diyince hemen bol bol yuruyus yaptiklarini soyluyorlar. Neden bircok hamile, yogaya yaklasmiyor? Muhtesem bir sey! Rahatlama, nefes tekniklerini ogrenme, sirt agrilarindan kurtulma, rahatlama ve yine rahatlama... Meditasyon, hamile yogasinin onemli bir bolumunu olusturuyor. Cok ilginctir ki ben henuz bebegi hissedemiyorum derken ilk yoga dersinde cok ozel bir an yasadim. Meditasyon sirasinda kendime, organlarima icerden bakarken ilk defa bebege baktim, onunla ilk iletisimim bu oldu... Ote yandan nihayet diyaframimi kullanmayi ogreniyorum. Buyuk basari!

Asermek bir sehir efsanesidir.
Tabii ben tuzu kuru biri olarak basima boyle seyler gelmedigi icin istedigim kadar atip tutabilirim. Ama cidden dusunmuyor degilim, belki de eski zamanlarda kadinlar ancak hamileyken koacalarina ve kayinvalidelere naz yapabiliyorlardi da boyle bir sey icat ettiler! Mevsiminde olmayan ya da ulasilamaz bir yiyecegin krize donusmesini kucuk bir intikam senaryosu ya da kapris unsuru olarak gormek mumkun. :)

Iki canli oldugun icin sakin iki porsiyon yeme!
Doktorumun bana verdigi tek beslenme onerisi "Dengeli beslen, cikolata ve tatliyi abartma." Sanirim gunumuz doktorlari biz egitimli kadinlarin her seyi internetten arastirdigini ve nasilsa her seyi bildigimizi dusunuyorlar. Ben o kadinlardan degilim! Ama gun icinde yemem gereken seyleri biliyorum. Iste oglen sebzeyse aksam balik veya et yemek, bol meyve ve yesillik gibi... Kis aylarinda pazi ve kara lahana oldugu icin cok sansliyim. Ofiste tatli krizi tutan arkadaslardan uzak duruyorum!

Balik yeme, civa var.
Besiktas balik pazarina 5 dakika mesafede oturmak harika bir avantaj. Ama arkadaslarim civa korkusundan hamileliklerinde baligi cok kisitladilar. Yahu ben zaten normalde kopekbaligi, ton, kilicbaligi yemiyordum ki!! Sardalya, uskumru, hamsi, levrek harika secenekler. Somon baligindaki yag asidi ise belki hicbir gidada yok. Ustelik kis aylarindayiz, balik ucuz! Baligi da diger her besin gibi abartmamak, haftada iki kere yemek ideal. 

(Ah benim balikcim, aylarca baktim baktim tarak, kum mideyesi falan getirmedin. Simdi ben hamileyken boyle cesit cesit midyeler hatta istiridye satiyorsun. Ustelik bu sene karides de ucuz. Ama bu hak mi?? Belirtmeliyim ki kabuklu deniz urunlerinden biraz cekiniyorum. Pismis halde yemek (sadece istiridye cig yenir ve kesinlikle hamileyken yememeli) muhtemelen guvenli ama bu hayvanciklarin nereden geldiklerini bilmek onemli. Riske gerek yok.)

O kadar sut icilir mi?
Sanirim bircok kadin hamilelikten dolayi duzenli sut icmeye basliyor ve zorlaniyorlar. Oysa benim cok uzun yillardir kahvalti icecegimdir sut. Eskiden hafta ici sut, hafta sonlari annemin kahvaltilarinda cay icerdim ama Xavier'li hayatimda sut, kahvaltinin basrolu haline geldi. Simdi sabahlari canim isteye isteye yarim litre sut ictigimi anlamayanlar bebek icin abarttigimi dusunuyor. Sut icmeyi seviyorum yahu! (Hamileligin bu evresinde gunde 3 bardak sute ihtiyac var diye biliyorum. Ben kalani da peynir ve yogurtla tamamliyorumdur herhalde)

Nesli sakin is yapmasin!!
Aile buyukleri hamileligimi ogrendiginde 3 ayi gecmisti ama duyanlar ilk sevinc cigliginin ardindan tavsiyelere basladi, is yapmasin (ev isi demek istiyorlar), agir kaldirmasin, uzanmasin... Yahu ben deli miyim? :) Daha once iki dusuk yapmis bir kadinin nasil boyle cilginliklar yapacagini dusunuyorlar? Hatta ben sasiriyorum onlarin gencliginde, hamileliklerinde yaptigi buyuk temizliklere, misafir agirlamalara... 

Kocam da 'neredeyse' benim kadar hamile.   
Erkeklerde de hamilelik semptomlari olabiliyormus. Esi hamileyken kilo alan erkekler, karin agrilari/sancilar cekenler, mide bulantisi ve koku hassasiyeti yasayanlar... Xavier'de de biraz siskinlik oldu. Hatta 1-2 kilo almis olmasindan supheliyim!! O da cok yorgun gecirdi ilk haftalari. Ama onun yorgunluk sebebi bana hizmet etmekten de olabilir :) Artik ev islerinin cogu onun uzerinde. Kocam sakin, her zamanki gibi bana yardimci, o cok buyuk bir destek. Ama cok da dogal yasiyoruz sureci. Abartili tepkileri ve yorumlari yok. Xavier iste!! (He ben bu ara yemeklerin baharatini biraz abarttim, tek sikayeti bu...)

Internet canavari hamileler...
Ben internette hamilelikle ilgili hicbir sey okumuyorum. Sadece www.babycentre.co.uk web sitesine uyeyim ve onlarin haftalik bultenlerini okuyorum. Hafta hafta bebegin gelisimi, vucudumdaki degisiklikler, beslenme, vs gibi bilgiler ve cok faydali makaleler var. Sanirim bu tarz Turkce siteler de var ama soyle bir goz attigimda hicbirini basarili bulmadim. Bunun disinda internette arastirma yapmiyor ve bunu cok tehlikeli buluyorum. Bilimsel olmayan bilgiler, kisisel ve genelde olumsuz hikayeler paylasiliyor. Cok urkutucu! Okusaydim kesin kafayi yerdim...

Kitaplar...
Soyle hamilelikle ilgili bilimsel bir bakis acisiyla yazilmis tek bir kitap olsa, onu okusam diyordum... Basarisiz sonuclanan ilk hamileligimde bir kitabevinde 2 saat gecirip bir suru kitabi inceledigimi hatirliyorum. Hicbiri aradigim kitap degildi. Betul cok tanindik bir profesorun kitabini tavsiye etti, o cok memnundu kitaptaki bilgilerden. Ama ben ayni kitabi son derece sikici, agir ve okumasi zor buldum. Sonra arkadaslarim birkac kitap ve DVD verdiler. Okudum, izledim, yine husran. Yeni bir sey ogrenmedim... Son olarak babalara yazilmis 'Fatherhood: The Truth' diye bir kitap edindik (Linda ve Geza'nin tavsiyesiyle). Dedigim gibi kitap babalara yazilmis, son derece mizahi bir dili var- tipik Ingiliz mizahi ve baslarda hic de oyle tozpembe bir dunya cizmiyor ebeveynlikle ilgili. Ama harika, komik, kolay okunur ve ilginctir ki bircok sey ogreniyorum okurken. Bilimsel oldugu soylenemez ama gercekci, daha cok kisisel gozlemlere dayali ve bu alanda okudugum en keyifli kitap.

Kiz mi erkek mi?
Bilmiyorum. Bugun itibariyla istesem bilebilirdim yani dunku doktor ziyaretinden sonra. Ama ogrenmek istemiyorum! Insanlar dayanamazsin, cok merak edersin diyorlar. Oysa hayatin en guzel surprizi bu, ben oncesindeki heyecani yasamak istiyorum. Belki haklilar, dayanamayabilirim ama simdilik hissim bu. Selen kiziyor bana, nasil hediye alacagiz, diyor. Ya bebek kiyafetlerinde beyazdan daha guzel bir renk var mi? Neden unisex kiyafetler olmasin? Neden kucucuk bir insani renklerle cinsiyet kaliplarina sokariz ki?