Thursday, April 05, 2007

mira nair'in yeni filmi...


Muson Dugunu'nun yonetmeni Mira Nair'in son filmini izledim dun aksam. Yonetmenin hep isteyip de izleyemedigim bir diger filmi, Kama Sutra. Sanirim bir kadinin yonetmenin bu isimde bir film cekmis olmasi en cok ilgimi ceken. Ama biliyorum ki erotizm yerine asktan bahsediyor o film...
Muson Dugunu, renkleriyle, gelenekleriyle, muzikleri ve kurgusuyla insana pozitif duygular asilarken sevdigim bir seyi daha yapiyordu: bilmediginiz bir "oteki" yer ve yasamlar hakkinda ipuclari veriyordu. Tipki The Namesake gibi...
Filmin tuhaf gorunen ismi cok net bir sekilde anlasiliyor hikaye icinde. Ondan sonra zekice geliyor zaten... Ilk yarim saatte kurgunun fazla duz olmasi, hikayenin cizgisel ilerlemesi ve yeni dogan bebegin hic de yeni dogmus gibi gorunmemesi biraz beni dusundurmus olsa da hikaye ilerledikce cok sevdim filmi, icine girdigimi hissettim.
Amerika'nin yalnizliginda, bir yeni evli Hintli cift. Cocuklarla birlikte hayatlarin da buyumesi... Degerler ve ayak uydurulan modernite. Bu tip hikayeleri cok goruyoruz ya da okuyoruz ama film bize gelenekci olmanin kurtulus oldugunu gostermiyor. Daha elestirel bir tavirla her zaman inanilan ve savunulan degerleri zaman gectikce curutuyor. Yapilan geleneksel evliligin mutsuzlugu, ailenin damadinin bir beyaz Amerikali olmasi gibi... Bu acidan cok gercekci.
Yine dugunler var, yine rengarenk film. Ama bu sefer cenazeler de var. Beni birkac kez aglatan yogun duygularla birlikte.
Genc adamin kafasini kazittigi sahne mesela. Detay anlatmiyorum seyir keyfinizi oldurmemek icin :) Ama derinden etkilendigim bir baska sahne, yikilmis halde bahceye cikan kadinin yalniz cigligi, calacak bir kapinin olmayisi...
Omzum ilk kirildiginda hissettigim yalnizlik onun gibi bir sey miydi? Ben o kadar caresiz olmadim sanirim, sansliyim. Zaten acim ve kaybim da kadininkinin yaninda
cok onemli kalmiyor. Ama bir de yalniz-yabanci-kimsesiz olma hali var.
Insanin icini burkuyor. Sahi Amerika cidden boyle bir yer mi?..

2 comments:

necla said...

Sahi Amerika boyle bir yer desem sana, Amerika'ya haksizlik etmis olurum neslim...

yasadigin yalnizligi Ingiltere'deyken yasiyorsun, etrafinda sevdigin birkac insan olmasina ragmen...

Yalnizlik mekanda degil ruhunda buyuyor, biliyorsun...bir sure sonra mekan anlamini yitiyor. Girdigin ruh halinin sebebinin aslinda oradaki yalnizlik oldugunu bile unutup, kendinde bilmedigin, derinlere atip, unutmaya calistiklarini cikardigin icin 'neredesin' bu onemini yitiriyor.

Duraklayip, duruyorsun, tekrar yuruyorsun mesela bir cadde de giderken, tutamadigin gozyaslarin yanaklarindan bosaliyor, soyle bir oturup kalbimin yorgunlugunu atayip diyemiyorsun cunku bir omuz ariyorsun dayanip aglayabilecegin, gozlerine baktiginda anlamisligi hissedebilecegin bitanem...

Amerika'ya haksizlik etmeyelim, sadece insanlar buradaki hikayeleri vermenin primini aliyorlar o kadar. Ben Londra'da yasadigim yalnizligi da hatirliyorum. :))

nesli said...

haksiz sayilmazsin neclam ama cidden demek istedigim duygulari anlamak icin filmi izlemen gerekiyor...

sadece bir ulkeye yuklenmis bir yalnizlik degil elbet. ama filmi izledikten sonra bu filmin hikayelerden prim yapmayacak kadar gercekci ve elestirel oldugunu goreceksin. ayrica kendi kulturune ve kendi kimligine ozelestiri var, filmin elestirel kismi amrerikayi degil indian bakis acisini irdeliyor zaten.