Wednesday, April 03, 2013

Tohumdan fidana...

Yazacak cok sey birikti. Yorgunluk, kosturmaca, hafta sonlari hep bir telas... Simdi tam Kapadokya oncesi yazmaliyim biriken notlarimi. Ve gecen hafta gittigimiz, cok onemli bir deneyim olan 'Doum' kursundan da donuste bahsedecegim...


Takvim: 27. hafta

21. haftada cok tatli, cok acayip bir sey oldu: ilk tekme. Haftalardir bekledigim bu his hayatima inanilmaz bir keyif getirdi. Yumusak, cok kibar bir kendini hissettirme cabasiydi tekmeler. Bebegimin ne kadar nazik olduguna sastim, hic korkutmadi beni. En guzeli de o ilk gunden bu yana, ozellikle ustumde duz renk bir giysi varsa karnimda tekmelerin hareketini izleyebiliyorum. Bazen isi gucu birakiyorum, gozum karnimda. Cok eglenceli... Aslinda saatlerce bu dansi seyredebilirim. Tekmeyi ilk hissettigim gun, hamileligimin en mutlu gunuydu ama eve geldigimde kocamin bu sevinci benimle paylasmadigini anladim. Sasirdim. Kiskaniyordu!! Kendi hissedemedigi icin dislanmis gibiydi ve bu hali cok komikti... O zamandan beri iste nihayet havaya girdim. Evet ben hamileyim!

Ve son 2-3 haftadir Xavier de elini karnima koyup bebegini hissedebiliyor. Artik o da havaya girdi...

Bir detay: birkac hafta once nerdeyse bir gun boyunca karnimda hareket hissetmedim. Butun gun aklim karnimdaydi ve calisamiyordum. Sonunda internetten bir klasik muzik radyosu acip kulakligi karnima dayadim. Sefiller muzikalinin soundtrack'i caliyordu, cok sevdigim bir sarki, kulakligi karnima dayadim. Pit- bir tekme. Ne kadar rahatladigimi ve mutlu oldugumu anlatamam.

'Babymoon' dedikleri...

Iste 2. trimester vucudun hamilelige alismasi, bulanti gibi zorluklarin hafiflemesi, enerjinin geri gelmesiyle hamileligin balayina benzetiliyor ya... Gercekten de sosyal hayatin icine dalmak, delirmek, her seyi yapmak istiyorsunuz. Arkadaslarla bulusalim, disarda vakit gecirelim, onu da yapalim, bunu da... Sanirim bunun biyolojiden cok psikolojik nedeni ustunde durmali. Oyle ya, hamileligi idrak etmek 'Eyvah, butun bunlari bir sure yapamayacagim!' telasini da beraberinde getiriyor. Dolayisiyla mart ayinin basinda, hafta ici arka arkaya 3 aksami film galasi, klasik muzik konseri ve yoga ile gecirince... Yamuldum! Biraz da yasli oldugu halde kendini genc yaslarinda zanneden, icinde bulunduklari yasli vucuda bir turlu alisamayan, surekli kosturan yasli insanlarinki gibi bir durum. Son birkac gune kadar kendimi otobuse ve metroya kostururken yakaliyordum. Istem disi aliskanlik iste. Ama simdi, sadece birkac gundur ben yine kosturmaya meyilli olsam da ritmimin biraz yavasladigini hissediyor, sasiriyorum... Balayinin sonu mu geliyor, ne?



Otobus demisken...

Bir-bir bucuk ay onceydi... Xavier'le otobusteyiz. Ilerdeki kadina yer vermek ister misin, hamile galiba, dedim. Ama kadin hamile ile sisman arasi, bir turlu anlayamiyoruz. Dur dedim ben kadinla goz kontagi kurar sorarim. Nesli sacmalama, ya kadin sismansa, bozulabilir... dedi. O zaman anladim, evet aslinda karsinizdakini uzebilecek bir durum 'Hamile misiniz?' diye sormak. Ya degilse, ya kilolarini sorun yapiyorsa, ya dogumdan yeni ciktiysa ve eski vucuduna donmek icin can atiyorsa... O zaman dedim ki, soyle bir kokart olsa hamile kadinlar icin, 'Hamileyim, yer vermek ister misiniz?' yazsa ustunde. Bu fikri cok sevdim! Ozellikle kis aylarinda benim gibi montun altinda belli olmuyorsa karniniz... Ya da oyle ya, ilk 3 ay dusuk riski yuksek ve vucutta neredeyse hicbir gorunur belirti yok. Nihayetinde benim otobuste oturma istegim konforum icin degil, bebegin guvenligi icin.

Sonra ben tam bu kokart isini dusunmusken Babycentre'da okudum, Londra'da zaten boyle bir uygulama varmis! Hamile kadinlar bu kokarti ediniyormus ve metroda yasli/hamile/engelli icin ayrilan koltuklarin onune gittiginde insanlar yer vermekle mesulmus. E bizim de otobuslerde bu koltuklardan var. Kimin umurunda? Iste boyle bir kural olunca hamileler de insanlarin gozune yalvarircasina bakmak zorunda kalmiyor. Bayildim bu uygulamaya ve hemen Facebook'ta paylastim. Bizde neden olmasin, harika degil mi? diye dusundum... Arkadaslarimdan gelen yanitlarsa olumsuzdu. Burasi Turkiye, burda insanlar gormezden gelir, hayatta yer vermezler, hatta kadinlar da bunu suistimal edip hamile olmasa bile o kokarti takar... diye.

Iste biz buyuz hanimlar! Iste biz boyle dusundugumuz icin bizden bir nane olmaz! Uzgunum ama kizdim hepinize... Inancsiz oldugumuz ve hicbir hak icin mucadele etmedigimiz icin bugun buradayiz... Birgun bir kadin dernegi bir sosyal kampanya yapacak, bir reklam ajansi bunu sosyal sorumluluk projesi kapsaminda tasarlayip duyuracak ve hamile kokartlari uygulamaya gececek. Bu anlayis insanlarin zihnine kazinacak. Nesli demisti, dersiniz. Ama bizim jenarasyondan bir cacik cikmaz!!

He Londra'daki Selin mesela, benden birkac hafta geride hamileligi. O kokarti edinmis, metroda insanlar kokarti gordugu anda telasla kalkip, abartili bir kibarlikla yer veriyorlarmis. Londra'daki kadinlar bunu suistimal edemezler mi? Ingilizler salakliklarindan mi boyle bir seyi goze almis yoksa duyarlilik mi agir basmis?..

NOT: bu kokart meselesi haftalar once gundemdeydi. birkac haftadir, ozellikle hava guzelse ve kabanimin onu aciksa hamile oldugumu fark edip bana da yer veriyorlar. bazen de once uzun bir goz kontagi, karnima dogru soru isareti dolu bakislar, acaba'lar... sonra yer vermece. boyle durumlarda karsimdakine gulumseyerek tesekkur ediyor ve 'Evet dogru anladiniz, hamileyim.' diyorum. biraz sagduyu ve gulumseme insanlara gercekten iyi geliyor...

Unutkanlik ciddi dert... olabilirdi.

Her seyi deli gibi not aldigim icin unutkanlik henuz benim kalemi ele geciremedi :)



Bebegin ilk cicileri...

2 hafta once Bruksel'deydi Xavier. Biraz alisveris, biraz yegenlerinden bizimkine miras kalanlari topladi. Ayyi nasil guzel oyuncaklar var, nasil tatli ayakkabilar... Bunlar valizlerden cikinca tatli bir heyecan basladi ikimizde de. Cevremizden gelen ikinci el urunlere acigiz cunku bu sekilde hem pazarlama oyunlarindan ekonomik olarak yirtiyoruz hem de dogayi koruyabilecegimizi biliyoruz. Yeni uretilmis her sey, karbon ayak izimizi yukseltmek demek. Zaten bir suru sey almak zorundayiz, kucucuk bir bebege daha fazla sorumluluk yuklemek istemiyorum...


Xavier'in aldigi cocuk kitaplari ve ninni albumleri bir baska guzel. Fransizca ogrenmem sart!!




Beatrix Potter kitaplarina hayranligimi bilen kocam Peter Rabbit almis! Bayildim...

 Gecen hafta sonu da Rahsan teyzesi bebegin yatagini aldi, misil misil uyusun diye. Boylece geceleri bizi uyandirmadan buyuyecekmis bebek. Aminnn :)

No comments: