
Bayram yaklasiyor Sehirler Sehri'ne. Aslinda dunyanin bircok yerine ama ben sadece kendi evimi dusunuyorum. Bayram benim evimde. En azindan burada degil.
Universite yillarinda evden uzak olsam da her bayrami ailemle, evimde gecirmistim. Ilk defa uzaktayim. Bu bayram arife gecesini Sevgi Hanim ve Kizlari olarak dolma sarma islemiyle gecirmiyorum. Arife gunu ne tatli bir telastir Allahim, her sene annem "Bu sefer erken basladim islere, ooh rahatiz" der ama bir turlu o sarmanin basina oturmaya vakit gelmez. Temizlik zaten onceden yapilmistir da Arife gunu bir rotus gecilir. Yemekler pisirilir. Aslinda ilk gun kimin, ikinci gun kimin yemek saatlerinde gelecegi asagi yukari bellidir. Bu da bir gelenege donusmustur yillar icinde. Ve misafirlerimizin zevkine gore en sevdikleri yemekler yapilir. Her arife gunu ayni sorunsal; ne tatlisi yapacagiz... Abim sekerpare ister, ben kalburbasti ama ici cevizli. Ablam da bunlar arasinda gider gelir. Son yillarda gayet demokratik bir sekilde bir tepsi ondan, bir tepsi otekinden yapilmaya baslandi. Iyi de oldu :)




burda desifre etmeli mi bilmiyorum :) Bu da bir Sevgi Hanim klasigidir, her bayram aldigi son derece cekici iccamasirlari ozenle kizlardan saklanir. Cunku bayram sabahi verilmelidir onlar. E kizlar da pek gorgusuz canim, azicik tokgozlu olsalar, bir taneyle yetinseler ya... Bazi ozel konuklar ve yegenler icin de ekstra camasirlar mevcuttur. Annem diye demiyorum, o ne kirli cikidir o... :)
Ve boylece Arife gunu butun detaylarla ugrasilarak sarmalar en sona birakilir. Eger sansliysak gecenin 10 bucugunda otururuz masanin basina. Sevgi, Rahsan, Nesli... Muhabbet cok keyiflidir. Ozellikle yogun is hayati icinde birlikte cok fazla vakit geciremeyen bu housemate'ler icin harika bir sohbet ve dedikodu firsatidir.

Belki Fatih de berberdeki sirayi beklemis, ozenle tiras edilmis ve nihayet eve donmustur. Ama televizyon seyreder o, dolma sarmayi becerememek guzel bir kacistir. Zira bir sure sonra beller agrimaya, canlar sikilmaya baslasa da Sevgi Hanim birakmaz, odaniza cekilip erkenden uyuyamazsiniz. Canim Arife gecesi uyunur mu? (tipki Bayram sabahi uyunmayacagi gibi...) Arada inatlasmalar da yok degildir:
- Anne, sisirme, ince sar sunlari.
- Aman Nesli, seninkileri misafire cikartiriz!
Rahsan:
- Iclerine bol pirinc koyun. Sevmiyorum ben oyle bos bos...
(hatta burada bilmem kimin sarmalari ornek gosterilip elestirilebilir...)
Fatih dolanir evin icinde, "Anne hala pismedi mi su tatli?"
- E oglum dur, serbetini cekecek daha...
Vakit gece yarisini gectikten sonra gozler uykuya kayarken atese konur sarma. Sevgi Hanim bir de pismesini bekler onlarin. Ama nasilsa yapacak is bulur o kendine. Elbette birkac vitrin-sehpa ortusu vardir utulenecek...
Ve Bayram sabahina uyanilir. Alperen ve Fatih namazdan gelirken cicek alir, uc kadina da ayri demetler. Nesli her bayram Fatih'in opucuguyle ve ciceklerle uyanmaya alismistir (bu yuzden bayram gunu olamaz burada yasadigim) Fatih, Nesli'nin cok guzel koktugunu soyler her zamanki gibi ve cocukluk anilarina donerler, ozlem dolu...

Bayramin ilk gunu demek Kabristan demek, babami ziyaret demek, annemin gozyaslari demek... Yine de cabuk gecer bu ruhhali; eve donusle birlikte misafirler, tatlilar, kahve servisleri, arada Rahsan'la Nesli'nin didismeleri...

Bir elimde cezve, bir elimde spatula olmayacak bu bayram.
Yine solak cezvesi bulamadigim icin soylenmeyecegim,
biraz ocagi kirletip hemen temizlemeyecegim. Kuzenlerle mutfakta kikirdesmeyecegiz.
Bana SMS ile hazir bayram mesaji yollayanlari arayip "Bu kadar mi siradan oldum da bana ozel iki kelime yazamiyorsun?" diye takilmayacagim. Bircok arkadasla mailler ve mesajlar disinda bayramlasmayacagim. Bir de hafta icine denk geliyor zaten...
Ben bu bayrami buradaki rutin hayatimla, tek basima kutlayacagim.